İstanbul Havalimanı, Dış Hatlar Gidiş Terminali’nde saat 04:30’da Medos Turizm rehberi ile buluşma. Gezi dosyanızın teslimi ve uçağa biniş işlemlerinin ardından, THY’nin, TK 1821 sefer sayılı uçağı ile 07:00’de Paris’e hareket. Yerel saat ile 09:40’ta Paris’e varış ve özel otobüsümüz ile Auvers-Sur Oise’a hareket. Hala 19. yılı yaşayan Auvers, Van Gogh, Pisarro ve Cezanne gibi birçok ünlü ressamı etkilemiştir. Kasabada, Auvers Kilisesini, Van Gogh ve kardeşinin mezarlarını, Ravoux Han’ı ve Absinthe Müzesini de görecek ve öğle yemeği için bir müddet serbest kalacağız. Sonrasında ise, empresyonist ressam Claude Monet’nin resimlerinden tanıdığımız Giverny’ye geçiyoruz. Müzeye dönüştürülmüş olan Monet’nin evini ve nilüfer çiçekleriyle ünlü bahçesini ziyaret ediyoruz. Gezimizin sonunda otelimize transfer. Akşam yemeği. Geceleme otelde.

Kahvaltı sonrası Rouen’e doğru yola çıkıyoruz. Varışta katedrali, Ortaçağ mahalleleri, Antikacılar sokakları, Saat Kulesi, Seine Nehri Kıyıları, Eski Pazar Meydanı, Fransa’nın milli kahramanı Azize Jeanne D’Arc’ın 1341 yılında yakıldığı yer olmasından dolayı ün kazanmış Rouen’de öğle yemeği için serbest kalacağız. Öğleden sonra, iki kayalık tepe arasında kurulmuş, son derece sempatik bir Normandiya kasabası olan Etretat’a doğru yolumuza devam. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuk sonrası Ertetat’a varıyor var kısa bir müddet geziyoruz. Etretat gezimiz sonrası, çizdiği menderesleriyle ünlü Seine Nehri’nin Manche Denizi’ne döküldüğü, II. Dünya savaşı sırasında tamamiyle yıkıldıktan sonra yeniden inşa edilen ve “Savaş Sonrası Şehircilik Anlayışı” ve betonun yaratıcı kullanımından dolayı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Le Havre’a varış. Varışımızı takiben otelimize yerleşme sonrasında yürüyerek şehir turumuzu yapacağız. Bu gezimizde, St. Joseph Kilisesi, Le Volcan Kültür Merkezi ve Belediye Sarayı’nı dişarıdan görebileceğiz. Limanda kısa bir müddet serbest kaldıktan sonra otelimize dönüyoruz. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah kahvaltı sonrası, adını meşhur bir elma alkolüne veren, Aşağı Normandiya’nın önemli bölgesi Calvados’un kalbindeki Honfleur’e doğru yola çıkıyoruz. Kısa bir yolculuk sonrası (yaklaşık 25 km), Honfleur’e varış. İnanılmaz güzel ışığından dolayı bir zamanlar Eugene Boudin, Gustave Courbet, Claude Monet, Paul Signac, Georges Seurat gibi ünlü ressamların tercih ettikleri şirin ve küçük bir liman şehri olan Honfleur’ü yürüyerek keşfediyoruz. Bu güzel kasabanın dar sokaklarında birbirinden güzel eski evleri, gemi marangozları tarafından inşa edilen 15. Yüzyıldan kalma Sainte Catherine Kilisesi’ni ve çan kulesini göreceğiz. Serbest zamanımız sonrası Deauville’e doğru yola çıkıyoruz. Yine çok kısa bir yolculuk sonrası (yaklaşık 20 km) Deauville’e varıyoruz. 20. Yüzyılın başında Cco Chanel’in buraya butik açması ile ün kazanmış, Dünya sosyetesinin buluşma yeri haline gelen bu zengin fransız kasabası ve meşhur kumarhanesi güzelliği ve çekiciliğini hala korumaktadır. Öğle yemeğimizi Deauville’de serbest olarak aldıktan sonra Caen’e doğru yola devam ediyoruz. Yaklaşık 50 km lik güzel bir yolculuk sonrası Caen’e varış ve otelimize yerleşme. Sonrasında ise, önce II. Dünya Savaşını anacağımız Caen Memorial Müzesini ziyaret edecek, Kral Willam’ın da mezarının bulunduğu “Abbayé aux Hommes Manastırı” gezilecektir. Daha sonra ise şehrin ana caddesi civarında bulunan, ahşap evleri ile tanınmış Vaugueux mahallesine varış. Etrafı küçük restoran ve kafelerle donanmış meydanında akşam yemeğimizi alacağız. Geceleme otelde.

Sabah kahvaltımızın ardından, İkinci Dünya Savaşı’nın dönüm noktası sayılan Normandiya Çıkartması’nın yapıldığı Omaha Beach ve Pointe du Hoc’a gideceğiz. Savaşın izlerinin hala izlenebildiği, Almanların kıyı tahkimatı Atlantik Duvarı’nı da görecebileceğiz. Sonrasında ise, Kuzey Bretonya’nın eşiğinde bulunan ve Unesco tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan Mont St. Michel’e gidiyoruz. Körfezin ortasındaki kayalık bir ada üzerinde kurulu ve Orta Çağ’dan beri bir haç yeri olan Mont Saint Michel, bu sığ sahillerde eşine az rastlanır uzunlukta şaşırtıcı med ve cezir olayının en iyi gözlenebildiği yörelerden biridir. Kültürel bakımdan da eşi bulunmayan tarihi adanın eski sokaklarını ve tüm ihtişamı ile göğe yükselen muazzam Gotik Benedikten Manastırı’nı gezdikten sonra öğle yemeği için serbest zaman. Sonrasında ise yaklaşık bir saatlik bir yolculuk sonrası Saint Malo’ya varıyoruz. Otelimize yerleşme. Akşam yemeği. Geceleme otelde.

Sabah, Bretonya Zümrüt Kıyıları'nın mücevheri olarak tanınan ve devlet destekli korsanlar kralı Surcouf gibi Fransa'nın en ünlü korsanlarının yaşadığı, Kanada'yı keşfeden denizci Jacques Cartier'nin doğduğu Saint Malo şehrinin denize hakim, yosun kokan rüzgarların estiği, özel bir atmosfere sahip kayalık bir yarımada üzerindeki tarihsel şehrinde ve onu çevreleyen etkileyici surlarda gezinti. Saint Malo zenginliğini ve ününü bu denizci ve korsanların yanı sıra Fransız edebiyatının ilk romantik yazarlarından olan François-René de Chateaubriand'a borçlu. Daha sonra, çok kısa bir yolculuk ile, Mont St Michel Körfezi'nde bulunan balıkçı limanı Cancale kasabasına hareket. Pitoresk bir tatil beldesi ve balıkçı limanı olan Cancale doğa güzelliklerinin yanısıra istiridye üretim merkezi olarak da tanınır. Ağırlıklı deniz mahsullerinden oluşan öğle yemeğinden sonra rıhtımlarda ve küçük Houle limanında gezinti yapıp, med cezire bağlı olarak istiridye çiftliklerini gözleme imkanı. Ardından St.Malo'ya dönüş ve bir çok dükkan ve kafelerin bulunduğu şehir merkezinde serbest zaman. Akşam yemeği. Geceleme otelde.

Sabah kahvaltı sonrası, her yanından tarih fışkıran sokaklarının ve evlerinin arasında kendinizi bir film setinde hissedebileceğiniz Dinan'a doğru yola çıkıyoruz. Rance Nehri'nin denize bağlandığı noktada bir liman olan Dinan, bir çok mimari şaheseri günümüze taşıyabilmiş. Bunlardan 3 km uzunluğundaki surlar ve 14. yüzyıldan gelen şato en önemlileri. Şehir turuna şato ile başlayacağız. Bu ilginç yapıyı gezerken tüm Dinan üzerinde bir panaromayı da görebilirsiniz. Geziden sonra Moncontour'a doğru yola devam. 2017 senesinde Fransa'nın en güzel dördüncü kasabası seçilen Moncontour, 13.yüzyılda surlarla çevrilir ve 15.yüzyılda, Bretonya'nın Fransa'ya bağlanmasından önce, keten kumaş imalatı ve ticareti sayesinde zengin olur. Şehrin güzel sokaklarında gezip Notre-Dame-Saint-Mathurin Kilisesi'nin özellikle 16. yüzyıldan kalma vitraylarını gördükten sonra serbest olarak öğle yemeğimizi alacak ve sonrasında Paimpol’a doğru yola devam. Görünüşte diğer Breton sahil köylerinden pek farkı olmayan Paimpol, granit evleri, renkli balıkçı tekneleriyle, bölgede gezginlerin en çok ilgisini çeken yerlerin başında gelmekte. Meşhur Fransız yazar Pierre Loti, İzlanda Balıkçısı romanını burada yazmıştı. Meraklıları için, Martray Meydanı'ndan geçerseniz, şimdi bir kuaför salonu olan Richard Oteli yazarın şehirde kaldığı mekandı. Sonrasında Beauport Deniz Manastırı gezisi. 17.yüzyılda inşa edilen bu Manastır'ın romatik havası ve deniz kıyısına doğru uzanan bahçeleri gezginleri en fazla etkileyen yerlerden biridir. Gezi bitiminde Pointrieux'ye hareket. Trieux Nehri'nin denize bağlandığı noktada bulunan bu şehir Guingamp'ın limanı olup, Bretonya Venediği diye de anılır. Şehrin olağanüstü güzellikteki pitoresk sokaklarında bir yürüyüş yapıp, bütün Bretonya'da bir tek bu şehirde görebileceğiniz iki üçken meydanı görecek ve sonra nehirde, evlerin cephelerini bütün güzellikleriyle keşfedeceğiniz bir tekne turu yapacağız. Tur bitiminde yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuk sonrası Trieux Nehri'nin kıyısına bulunan, tüccar ve zanaatçilerin eski feodal şehri Guingamp'e varış. 14. ve 15.yüzyıllarda zenginleyen bu şehirde gezerken bir Ortaçağ Şatosu'nun kalıntılarını, 4.yüzyıldan kalma Notre-Dame-de-Bon-Secours Bazilikasını, Merkez Meydanı'nda 5 yüzyıllık mimari eserleri, La Plomée Çeşmesi'ni, ahşap cepheli 14. ve 15. yüzyıl evlerini görebilirsiniz. Sonrasında ise, Avrupa'nın önemli askeri ve ticari limanlarından olan Brest'e hareket. Şehirde 20 mt.ye varan gelgitler yaşanmaktadır. Bu yüzden sahil kesimlerinde barikatlar vardir. Akşam yemeği. Geceleme otelde.

Sabah kahvaltı sonrası Brest şehir turumuza başlıyoruz. İlk olarak, 16 ile 19. yüzyıllar arasında inşa edilen Brest Kalesi gezisi. Günümüzde çok zengin bir Deniz Müzesi'ni barındıran kaleden şehrin panoramik manzaralarını da görmek mümkün. Buradan hareketle Penfeld Nehrinin karşı tarafındaki, 14.yüzyılda inşa edilen Motte-Tanguy Kulesi'ni dışarıdan görerek, şehrin 2.Dünya Savaşı'ndan kurtulan pitoresk sokağı St.Malo'ya geçiyoruz. Burada eski şehrin atmosferini hissedebilirsiniz. Sonrasında ise Fransa'nın en güzel köyleri derneği üyesi Locronan'a doğru yola devam. Bu küçük kasaba barındırdığı Kültürel Miraslar açısından zengindir. Locronan, granitten yapılmış Rönesans evleri, evlerin çatıları, Saint-Ronan Kilisesi, kaldırım talşlı meydanı ve meşhur işlemeli kuyusuyla çok güzel bir küçük kasabadır. Öğle yemeğimizi Locronan’da serbest olarak almamızı takiben Douarnenez'e hareket. Bu sevimli balıkçı limanı sardalya balıklarıyla tanınır. Denizin git-gel seviyesi düşükse "Dört limanlı Şehrin" karşısındaki Tristan Adası'na yürünebilir. Burada bir sardalya konserve fabrikasını gezdikten sonra Quimper’e doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrasında Quimper’e varış. Otelimize yerleşme. Kısa bir dinlenmeyi takiben gerçekleştireceğimiz şehir turumuzda, Quimper’in tarihi merkezinde, 13. yüzyılda, daha eski bir kilisenin üzerine Gotik tazda inşa edilen Saint-Corentin Katedrali’ni göreceğiz. Bu Katedralin inşası 6 yüzyıl sürdüğünden inşasında bağzı tarz farklılıkları görmek mümkün. Günümüzde şehrin en önemli tarihi eseri olarak kabul edilir. Akşam yemeğimizi 14. ve 15. Yüzyıl Breton evlerinin arasında bulunan lokal bir restoranda akşam yemeğimizi alacağız. Geceleme otelde.

Sabah kahvaltımızın ardından Concarneau'ya hareket. Burada, 350 mt. eninde ve boyunda bir yarım ada üzerinde surlarla çevrili olarak kurulmuş, iki küçük köprüyle girilebilen ve "Kapalı Şehir" olarak adlandırılan kale-şehrin gezisi. Şehrin ana caddesindeki dükkanlar ev kafeler, keyifli bir zaman geçirmenizi sağlayacak. Daha sonra, ressamlar şehri olarak da tanınan Pont-Aven'e hareket. Aralarında meşhur ressam Paul Gaugin'inde olduğu bir çok ressam çalışmaları için bu şehri seçmişti. Şehre girişte 16.yüzyıldan kalma Tremalo Kilisesi gezisi. Dünyada en çok tanınan Bretonya kilisesi olarak anılan bu olağanüstü çekicilikteki taş yapı, ünvanını Paul Gauguin'in meşhur "Sarı İsa" resmi için ilham veren polikrom ahşap İsa heykelinden almakta. Daha sonra, büyüleyici güzellikteki şehrin eski mahallelerinde gezinti yapacağız. Pont_Aven sonrası, bir nehrin içerlerinde yerleşmiş şirin bir liman olan St-Goustan'a (Auray) hareket. St-Goustan'ın güzelliği taş sokakları ve köprüleriyle ahşap evlerinden gelmekte. Şehrin sempatik Limanı'nı ve dış görüntüsü gayet basit olmakla birlikte içerisinde tamamı taş ve mermerden yapılmış harika bir 17. Yüzyıl, Lavallois stili Altar barındırmakta olan St-Gildas kilisesi'ni gezdikten sonra Auray'de sebest olarak öğle yemeğimizi alacağız. Arzu edenler, şehrin çok renkli pazarını ve dar sokaklarını gezebilir. Auray gezisi sonrası, Morbihan Körfezi kıyısında bulunan, eski Bretonya Devletinin başkenti, surlarla çevrili masal şehir Vannes'a gitmek üzere hakeket. Farklı yaşlarda ve boylarda tekneler, kayıklar, kanolarla dolu hareketli Vannes Limanı, denizden içerilere doğru uzanan, nehri andıran bir lagünün çevresinde konumlanmış. Eski şehrin Tudor tarzı evlerle dolu sokakları gezginleri başka bir çağa götürüyor. Şehri gezdikten sonra, bugünkü son durağımız Namtes’a doğru yola çıkıyoruz. Akşamüstü Nantes'a varış ve şehir turu. İlk olarak Fransa'daki son Gotik stili katedrallerden olan Nantes Katedrali gezisi. Aziz Peter ve Aziz Paul'e ithaf edilen mabedin iç dekorasyonu ve bilhassa vitrayları çok güzeldir. Ardından, Katedral'in yanında bulunan, 500 metrelik duvarları ve 7 kulesi ile bir kale demenin daha doğru olacağı şehrin önemli sembolü olan Ortaçağ kompleksi "Bretonya Dükleri Şatosu" nun avlu ve bahçesini gezip, Şato'yu dışarıdan gördükten sonra, bugün bir bisküvit müzesi olan ve yapımı 15.yüzyıla dayanan, Rönesans tarzı mimarinin en zarif örneklerinden Goulaine Şatosu'nun da bahçelerini gezip dışını görerek otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah kahvaltı sonrasında otelimizden Chartres'e doğru hareket. Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk sonrası şehre varışta Unesco Dünya Mirası Listesi'nde bulunan, 12.yüzyılda inşa edilmiş ve Fransız Gotik sanatının mükemmel bir anıtı olan Chartres Katedrali gezisi, Binanın genelinin ve dekorlarının otantik olarak korunmuş oluşu şaşırtıcıdır. Katedral gezisindan sonra, şehrin tarihi merkezinde yemek molası ve ardından Paris Charles de Gaulle Havalimanı’na doğru yola devam. Havalimanına varışımızı takiben, bilet ve pasaport işlemlerinin ardından, Türk Hava Yolları’nın TK1828 sefer sayılı uçuşu ile saat 19:55’te hareket ediyor ve yerel saat ile 00:05’te İstanbul’a Hoşgeldiniz.